Bir fırtınanın ardından küçük bir kasabayı yoğun bir sis kaplar. Sisle birlikte görünmeyen, ancak ölümcül yaratıklar da gelmiştir. Ana karakterimiz David Drayton, küçük oğlu Billy ve bazı komşularıyla birlikte bir süpermarkete sığınır. Kısa sürede sisin içindeki şeylerin insanları öldürdüğü anlaşılır. Süpermarkette mahsur kalan insanlar hem dışarıdaki yaratıklara hem de içeride giderek artan panik, korku ve fanatizme karşı savaşmak zorunda kalır.
İçeridekiler ikiye bölünür: mantıkla hareket eden David ve yanındakiler ile dini deliliğe kapılan Mrs. Carmody’nin takipçileri. Mrs. Carmody, yaşananları Tanrı’nın gazabı olarak görür ve kurbanlar verilmesi gerektiğini savunur. Durum iyice içinden çıkılmaz hale gelir.
David ve küçük bir grup, artık içeride kalamayacaklarını anlayıp sisin içine çıkmaya karar verir. Arabaya binip kurtuluş ümidiyle yola çıkarlar ama sonunda sisin her yeri kapladığını ve medeniyetin çöktüğünü görürler. Benzin bitince, yaratıklar tarafından parçalanmadan önce intihar etmeye karar verirler. David, silahındaki mermiyle oğlunu ve diğerlerini öldürür, ama kendisi için mermi kalmaz.
Tam o anda sis dağılmaya başlar… ve ordu gelir. Her şey bitmiş, yardım ulaşmıştır. Ancak artık çok geçtir: David çaresizlik içinde, birkaç dakika önce yaptığı şeyin ağırlığıyla çığlık atar. Film, büyük bir trajedi ve kaderin acımasızlığı ile son bulur.




